FARKLILIKLARIN ESTETİK VE ERGONOMİK UYUMU: ROM&JUL

Son yıllarda yaşam ve sosyalleşme alanı haline gelen açık ofislerin beraberinde getirdiği esnek üretim modelleri, konsantrasyon odaklı bireysel çalışma ile sosyalleşme odaklı takım çalışmasını bir arada sunuyor. Mimar ve Yüksek Endüstri Ürünleri Tasarımcısı Ayça Akkaya Kul tarafından ‘Well-being’ ve ‘İnsan Odaklı’ yeni nesil ofis yaklaşımlarına uygun olarak tasarlanan oturma ünitesi “Rom&Jul”, doğadaki çakıl taşlarından aldığı ilhamla biçimlenen formu ve renklerin birbirleriyle sağladığı uyumu çalışma alanlarına yansıtıyor.

Çalışan kuşaktaki değişime paralel olarak sıklıkla rastladığımız açık ofisler, günümüz teknolojisi ile çalışan ihtiyaçları doğrultusunda evrilerek, mobil çalışma konusunda daha fazla olanak sağlıyor. Böylece ofislerde gün içerisinde farklı çalışma biçimleri arasında geçiş yapma imkanı sayesinde çalışma alanları da esneklik kazanıyor. Bir yanda “konsantrasyon, sessizlik, kendine ait alan, rahatlık” kavramları ile bireysellik ön plana çıkarken, diğer yandan “sosyalleşme, sunum, beyin fırtınası, takım çalışması, informal çalışmalar” kavramları ile bir arada çalışma alanları da mümkün kılınıyor. Tasarım hikayesinin çıkış noktasını buradan alan Rom&Jul formunda ve ergonomisinde Mimar ve Yüksek Endüstri Ürünleri Tasarımcısı Ayça Akkaya Kul’un ‘well-being’ odaklı tasarım anlayışını en yalın haliyle yansıtıyor.

Tasarımı Ayça Akkaya Kul’a, geliştirme ve üretimi ise Connection Turkey’e ait olan Rom&Jul, ilk kez BASF Türk Ofisi’nde kullanılmış. Ürünün tasarımındaki başlangıç noktasını, kendi mesleki çalışma konuları da olan ‘Well-being’, ‘İnsan Odaklı Tasarım’ ve ‘Biyofilik Tasarım’ kavramlarından aldığını vurgulayan Ayça Akkaya Kul, ilk eskizlerindeki ilham kaynağının ise çakıl taşları olduğunu belirterek ekliyor: “Farklı form ve renklerdeki çakıl taşlarının birbirleri ile uyumlarını, birbirini sararak kucaklayan, aslında birbirine yaslanan iki insanın sıcaklığı hissi ile birleştirdik. Ürünün, gerek formunda ve ergonomisinde, gerekse dokusunda, insana dokunan duyguları ve hisleri ön planda tuttuk.”

İlk bakışta adeta birbirine sarılmış görüntüsü veren Rom&Jul, birbirilerinden ayrılarak bağımsız birer oturma ünitesine dönüşürken, yan yanayken de kullanıcılarına bağımsız birer ürün üzerinde oturdukları hissini veriyor. Model aşamasından kalıp imalatının sonuna kadar titizlikle ve ince detaylar göz önünde tutularak tasarlanan Rom&Jul, görsel canlandırmadaki formların, gerçek kalıpta da birebir uyumluluğuna dikkat edilerek üretiliyor. Metal iskelet üzerine soğuk dökme sünger ile oluşturulan Rom&Jul,  için üretimdeki teknik gereklilikler, ürün ergonomisi ile uyumlu hale getiriliyor. Üretiminde kullanılan bileşen ve malzemelerin minimumda tutulduğunu ve geri dönüştürülebilir nitelikte olduğunu dile getiren tasarımcı, ürünün uzun yıllar kullanılabilmesini sağlayacak iskelet yapısı ile ürünün sürdürülebilir tasarımına dikkat çekiyor.

Sadece ofislerde değil, kullanıcı konforunun gözetildiği tüm mekanlara fonksiyonel ve estetik bir dokunuş veren Rom&Jul, otel, hastane, müze, okul, kütüphane gibi farklı işlevdeki sosyal binaların bekleme, dinlenme ve lobi alanları için de fark yaratır nitelikte.