Anti-Damping Soruşturma Sürecinde Neler Oluyor?

Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanlığı’nın, 18 Aralık 2013 tarihindeki Resmi Gazete’de yayınlananan açıklamayla, Alman laminat parke üreticileri hakkında başlayan anti damping soruşturması devam ederken, sektörde oluşan endişe, iki ülke arasındaki ticarete dair soru işaretlerini de beraberinde getiriyor.

ORSİAD Gazetesi olarak, EPLF Genel Müdürü ve bu soruşturma süreçlerindeki merkezi koordinatör ve sözcü olan Peter H. Meyer ile görüştük ve kendisinin konuyla ilgili kişisel yorumlarını sorduk. Bu haberimizde onun alıntılarına yer verirken, bu görüşlerin tamamen kişisel olduğunu ve hiç bir şekilde derneğin resmi açıklamalarını yansıtmadığını hassasiyetle belirtmek isteriz.

İşte Sayın Meyer’in soruşturmayla ilgili bazı açıklamaları şöyle;

“-T.C. Ekonomi Bakanlığı, 29 Ocak 2014 tarihili bir faks mektubu ile, EPLF’nin ilerleyen adli takibatta ilgili bir taraf olarak başvurusunu kabul etmiştir.

– Biz Türk üyelerimizin yanı sıra, üyemiz olmayan Türk laminat parke üreticilerinin de yer alacağı ve Yonga Levha Sanayicileri Derneği’nde düzenlenecek bir toplantı organize etmeye çalışıyoruz. Bu toplantının Mart ayında gerçekleşmesi bekleniyor. EPLF, kendini bu konularla ilgili tarafsız bir kurum olarak görüyor ve Türk laminat parke endüstrinin karşılaştığı sorunları ve bu sorunların sebepleri hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyor.

– Durumdan etkilenen on tane Alman laminat parke üreticilerinin bazılarından biliyoruz ki, Türkiye’ye ihracatlarının değeri ve hacmi, hacimli soruşturma anketine cevap hazırlamanın maliyetiyle hiç bir şekilde uygun ilişki içinde olmadığından, soruşturma takibatında iş birliği yapmayacaklar

– Sekörün içinden, global geçmişi bulunan bazı kimseler, Türk laminat parke üreticilerinin, karışık ham madde sağlama sistemi içindeki yüksek maliyetli kaynak bulma yapıları sebebiyle dezavantajlar yaşadıklarını belirtiyorlar.

– Türk Lirası’nın Euro’ya oranla döviz kurunda gerçekleşen bugünkü kaymalar da, tüm taraflar için, damping ve sübvansiyon uygulamalar konusunda alınacak kararlarda sağlam bir temel bulmayı zorlaştırmaktadır.”