Işık Ahşap’a Ödül Yağdı

GAZİANTEP’İN YILDIZLARI ÖDÜL TÖRENİNDE, IŞIK AHŞAP’A ÖDÜL YAĞDI

GAZİANTEP Sanayi Odası tarafından düzenlenen “2015 Gaziantep’in Yıldızları Ödül Töreni”, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in katılımıyla 26 Aralık 2015 tarihinde Gaziantep’te gerçekleşti.

Orman ürünleri sektöründeki ileri teknolojisi, yüksek kalitede müşteri beklentilerine cevap veren üretimleri, müşteri memnuniyetini esas alan anlayışı ile hareket eden Işık Ahşap, İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından her yıl düzenlenen “Türkiye’nin İlk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırmasındaki başarısı ve TOBB öncülüğünde, TEPAV ve AllWorld Network işbirliğinde yapılan Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi arasında yer alması ile ilgili başarılarından dolayı ödüller aldı. Işık Ahşap daha önce de, yine 2015 yılında, Ekonomist dergisinin Türk Ekonomi Bankası (TEB) iş birliğiyle ve Turkcell’in desteğiyle düzenlediği “Anadolu Kaplanları Ödül Töreni’nde de ihracatını en çok artıran firma ödülü almıştı.

HEDEFİMİZ ALTERNATİF PAZARLAR OLMALIDIR”

Işık Ahşap’ın gelecek planları, dünyada ve Türkiye’deki ekonomik gelişmeleri değerlendiren Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yaşar, “Orman Ürünleri sektöründe 36 yıldır yenilikçi ve kaliteli üretim , en iyi hizmet anlayışı ile Türkiye’de ve dünyanın 70 ülkesine hizmet verme gayreti içindeyiz. 2015 yılında %30’luk bir büyüme yakaladık. Bu başarılara çalışanlarımız ile tek yürek halinde, özverili çalışmakla ulaştık. Bu başarıda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Türkiye’de orman ürünleri pazar büyüklüğü doyum noktasına geldi. Son yıllarda fazlası ile yatırım yapıldı. Yeni kapasiteler devreye girdi ve girmeye devam ediyor. Türkiye orman ürünleri üretiminde dünyanın en büyük kapasitelerine sahip, en son teknolojilerini kullanan ülkelerin başında geliyor. Üretim kapasiteleri pazarın ihtiyacının çok üzerindedir. Dolayısıyla sürdürülebilir büyümeler için alternatif pazarlar şart oldu” diyerek başladığı konuşmasında iç piyasa ve ihracat pazarlarındaki durumu değerlendirdi ve sektörü bekleyen muhtemel senaryoları anlattı.

 

IMG_7274

 

Mehmet Yaşar sözlerine şöyle devam etti: “Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da son dönemde artan terör saldırıları, bölgedeki illerde sosyal ve ekonomik yaşamı olumsuz etkiledi. Artan terör saldırıları nedeniyle güvenlik endişesiyle belirli bir saatten sonra kepenk kapatırken vatandaşlar da erkenden evlerine kapanıyor. Bazı bölgelerde ise kepenkler hiç açılmıyor. İş yerlerini, evlerini bırakıp bölgeyi terk eden çok insan var. Bu bölgeler ile ticaret durma noktasına geldi.

İç piyasa ile birlikte ihraç pazarlarımızda da problemlerimiz var. Rusya ile uçak krizi, İran ve Irak gerginliği, Suriye iç savaşı, Azerbaycan başta olmak üzere Orta Asya Cumhuriyetleri para birimlerinin değer kaybetmesi, Kuzey Afrika ülkelerinin Arap baharı sonrası normalleşmelerini tamamlayamayışı, maalesef ihracatımızı olumsuz etkilemektedir.

Dış piyasada orman ürünleri sektöründe ihracatta hedef fiyat yakalamada nakliye önemli bir unsur. Ürünlerimiz hacimli. Uzaklara mal satmak kolay değil. Çünkü ürün fiyatının üzerine nakliyesini ilave ettiğinizde herkesin kendi bölgesinde kalma zorunluluğu ortaya çıkıyor.

Pazarın daraldığı bir ortamda, ilave kapasite artışını pazarın hazmetmesi mümkün değil. Tüketimin düşmesi, kapasitelerin artması, kapasitelere göre üreticilerin üretme arzusu sektörümüze zarar verecektir. Kapitalizmin kuralıdır: Tüketim az olup da üretim fazla ise fiyatlar düşecektir. Fiyat düşüşleri karlılıklar ortadan kalkıncaya kadar devam edecektir. Sektördeki karlılıkları bitirmek de uzun süreli krizlere sebebiyet verecektir. Sektördeki karlılıkları bitirmemenin bir yolu da herkesin kapasiteleri kısmasıdır. Orman Ürünleri sektörünün toparlanması eski haline gelmesi uzun zaman alabilecektir. Bu konuda herkese sorumluluk düşmektedir.

Bugün küresel bir kriz ile karşı karşıyayız. Umarım önceki yıllarda olduğu gibi kriz teğet geçer. Ekonomik gelişmeler ve krizlerin 15-25 yıl aralığındaki periyotla dalgalanmalar olduğu, birbirinin benzer tekrarlar olduğunu savunan tezler var. Ucuz kredi, ucuz döviz, paraya kolay ulaşılabilen bir dönemden tedirgin bir döneme geçmiş bulunmaktayız. Bankalar bu dönemde çok para kazandı. Reel faizler küresel piyasalarda yüzde 3-4 düzeyine gerilemiş iken, Türkiye uluslararası finans sermayesine yüzde 10’un üzerinde reel faizler ve dolar bazında yüzde 30’lara varan reel getiri olanakları sunmuştu. Türkiye şimdiye kadar görmediği bir döviz bolluğuna yaşamıştı. Bunun neticesinde Türkiye ve özel sektör yatırım yaptı, borçlandı. Bankaların bu tedirginliği giderilmediği müddetçe, özel sektör eskisi gibi rahat paraya ulaşamadığından bazı firmaların krize gireceği mukadderdir.

Özellikle petrol üreticisi ülkeler ile yakın ilişkileri olan sektörlerde bu kriz daha fazla hissedilecektir. Petrol fiyatlarının düşüş-yükseliş dönemlerinde, Türkiye ekonomisindeki gelişmelere bakıldığında, fiyatlar düşüyor diye sevinmek zor. Çünkü petrol fiyatının düştüğü dönemlerde hep Türkiye ekonomisi daralmış, büyümesi düşmüş oluyor. Petrolün yükseldiği dönemlerde ise üretim artıyor, büyüme hızı yükseliyor. Bu ülkelere açık hesap çalışan çok fazla firmanın sıkıntıda olduğunu biliyorum.

Kriz dönemlerinde aşırı öz güven iyi değildir. Fevri çıkışlar dalgalanmalar, bana bir şey olmaz deyip sektörü zora sokacak hareketler herkese zarar verir. Bazı büyük üreticilerin orta ölçekli üreticilere zora sokma şuuraltı hareketiyle yaptıkları etik olmayan hareketler, onları ithal hammadde teminine zorlayan adımları en çok onları zarara sokar. Ülkemiz adına lüzumlu kapasitelerin atıl kullanımına sebebiyet verir. Dayanışma önemlidir. Karşılıklı empati bütün sektöre hayır getirir. Her kriz kendi içinde yeni fırsatları barındırır. Bu günler elbet bitecek hareketli günler tekrar başlayacaktır. Sevdiğim bir Kızılderili atasözü var: Beni takip etme iyi örnek olamayabilirim, önüme geçme seni takip edemeyebilirim, gel beraber yürüyelim bu yollarda. Bizim sevgi dolu, paylaşımcı, dayanışmacı bir yapımız var. Ülkemizin sevgiye, karşılıklı anlayışa, dayanışmaya her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Bu güzellikler paylaşıldıkça artar; huzur getirir, bereket getirir.

Ülkemiz ve bölgemizdeki kara bulutların dağılmasını, 2016 yılının insanımıza, ülkemize, insanlığa, mutluluk, huzur ve bereket getirmesini dilerim.”