Konu ahşap oldu mu iş değişiyor!

Dünyaca kabul görmüş arama motorlarının Türkçe ve Türkiye haber bölümlerinde “ahşap” kelimesini yazdığınızda ilk sayfalarda karşımıza çıkan sonuçların büyük çoğunluğu devamlı olarak “Ahşap Ev Yandı” oluyor. Ya haber bültenlerinde? Yanan bir ev ahşap ise Manşet ne oluyor?

Çok enteresandır ki Türkiye’de ahşap denildiğinde daha doğrusu Türkçe olarak ahşap ile ilgili arama motorlarında haberler bölümünde arama yapıldığında ilk sayfalarda karşımıza %80 oranında (belki daha da fazlası) “ahşap ev yandı” haberleri çıkıyor. Keza kereste kelimesini yazdığımızda da kereste deposu veya kereste fabrikası yandı haberleri en önlerde ve en üstlerde devamlılıkla karşımıza çıkıyor. 

Diğer tarafa baktığımızda ulusal kanalların ana haber bültenlerinde ahşap ile ilgili bir haber duyduğumuzda yine aynı şekilde “ahşap ev yandı” veya “Tarihi ahşap ev yandı” haberleri ile karşı karşıya kalıyoruz.

İşimiz gereği uzun yıllardır bu işin içerisinde olmamız hasebiyle tabii ki sıkı takip ediyoruz. Ve görüyoruz ki bu durum hiç değişmiyor. Ancak incelediğimizde bu işin arama motorları için yurtdışı sayfalarda hiç de böyle olmadığını, örneğin Avrupa haber kanallarında da bunun bu şekilde hiç olmadığını görüyoruz. Ne görüyoruz; ahşap için yapılan sempozyumlar, ahşabın yeni kullanım şekilleri, ahşabın dünyadaki gücü, vb… Değil mi ki Japonya, Amerika, Kanada, İsveç, vb… dünyanın en gelişmiş ülkelerinden bazıları. (Ki bunlar yüzyıl öncesine kadar ahşap konusunda bizden ders alıyorlardı.) Ahşabı ne kadar ve nasıl kullanıyorlar. Orada yaşayan insanların hemen hemen tüm yaşam alanları ahşap konut temeline dayanıyor. Kimisi Osb, kimisi kontrplak, kimisi masif. Düşünsenize; bunlardan herhangi birinde bir ev yanıyor ve haberlerde “ahşap ev yandı” deniyor. Nasıl densin ki; ve neden densin ki; evlerin hemen hemen hepsi ahşap temele dayanıyor.

Biliyoruz ki ülkemizde ahşap evlerin dışında hatta kat ve kat üzerinde sayıda bina yangını gerçekleşiyor. Bunlar yer yer konutlarda, yer yer plazalarda yer yer fabrikalarda gerçekleşiyor. Ancak ne hikmetse bu yanan binalar eğer ahşap değilse, nevisinden hiç bahsedilmiyor. Bugüne kadar Betonarme bina yandı veya çelik konstrüksiyon fabrika yandı diye herhangi bir haber okuduğumu veya denk geldiğimi hiç hatırlamıyorum. Bu iki kelimeyi arama motorlarında aradığımda yangına ilişkin en ufak bir konuya rastlamıyorum. Varsa yoksa ahşap. Konu ahşap oldu mu iş değişiyor! 

Bunun sebebini sorguluyorum. Neden böyle oluyor diyorum ve karşıma iki ihtimal çıkıyor. Birincisi bu ülkenin insanlarının ahşaba bir garezi var, bu toplum ahşabı sevmiyor diyorum. Bu olamaz! Neden? çünkü bizim tarihimiz ahşap konusunda köklü bir geçmişe ve birikime yani kültüre sahip. Bu millet maliyeti cebine uygun oldu mu ahşabı tercih eder, ahşabı bilir.
İkinci seçenek olarak karşıma biz medya işi yapanların da çok yakinen bildiği algı operasyonu ihtimali geliyor. Bilindiği üzere arama motorları, haberler vb. hususlar günümüz dünyasında tamamen olmasa da ticari amaçları doğrultusunda faaliyet gösteren yapılar. Bu açıdan duruma yaklaştığımızda,tüm verileri bir araya getirdiğimizde Sanki bir veya birkaç el ahşap için özel çalışıyor.

Peki suçluyu hangisi olursa olsun bu iki ihtimal dahilinde olanlarda mı aramak gerekiyor? Yoksa bunun yerine sorumlu veya sorumlulara mı bakmak gerekiyor. Bu iki ihtimalde de kendimizce suçlu veya suçluları bulabilmemiz mümkün. Ama buna imkan tanıyan, buna izin veren, bu bilinçli veya bilinçsiz oluşan veya oluşturulan algıya karşılık bizler, bu işe gönül vermiş, ahşaptan ekmek yiyen bireyler ve kurumlar olarak bunun önüne geçilmesi için üzerimize düşeni ne kadar yapıyoruz? Bu iş için gerçekten ne kadar çalışıyoruz?
Sektörümüz için değerli bir isim olan OGM İşletme ve Pazarlama Daire Başkanı Kenan Akyüz’ün dediği gibi, biz bu konuda ne kadar samimiyiz?

Ahşabın değerini bu topluma ne kadar anlatıyoruz. Onların da ecdatlarından aslında temelde yakinen bildiği insanın en yakın dostu olan ahşaba ne kadar sahip çıkıyoruz.
Eğer bu elleri kırmak istiyorsak gerçekten samimi olmalı ve gerçekten çok ve “doğru” çalışmalıyız.