MOBİLYA SEKTÖRÜNDE NELER OLUYOR?

 Türkiye’de mobilya sektöründe önemli gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Katma değer açısından ülkemizin önde gelen sektörlerinden biri olan mobilya sektörü, ihracatta yerli kaynakları en çok kullanan ve ithal ürünlere bağımlılığı en az olan sektörler arasında yer alıyor. Sektörün gelişimi için yapılan çalışmalardan biri olan ‘Mobilya Ar-Ge Proje Pazarı’ (MAPP) basın lansmanında sunum yapan MAPP Yürütme Kurulu Başkanı Bülent Aymen, mobilya sektörüyle ilgili genel değerlendirmelerde bulundu.

 

Akdeniz İhracatçılar Birliği Başkanlığı ve TİM Denetim Kurulu üyeliği görevlerini de yürüten Bülent Aymen, “Mobilya sektörünün 2013 yılı ihracatı 2 milyar dolara dayanmışken 2014 yılı ilk 6 ayında değerde %18 civarında bir artış gözlenmektedir. Bu değer Türkiye’nin toplam ihracatının %1,5’lik kısmı ifade etmektedir” dedi.

 

Komşu ülkelere ihracatta sıkıntılar artıyor

 

2013 yılında mobilya sektörünün en büyük ilk üç pazarı Irak, Libya ve Azerbaycan iken, en fazla ihracat yapılan dördüncü ülkenin Almanya olması ve en fazla ihracat gerçekleştirilen ilk 10 ülke arasında Fransa, İngiltere ve Hollanda’nın da bulunması üretim kalitesinin göstergesi olduğu belirtiliyor.

MAPP-Foto_2

Ancak önce Suriye’de, ardından Ukrayna ve Irak’ta yaşanan sorunlar nedeniyle bu ülkelere ihracatta sıkıntılar yaşandığını hatırlatan Bülent Aymen, son olarak Libya’daki sıkıntıya da değinerek, “Libya’ya 2013’te ihracatımız 2.7 milyar dolardı. 1-20 Haziran tarihinde bu ülkeye ihracatta yüzde 22’lik bir düşüş söz konusu. Biz komşularımızda yaşanan sorunlar nedeniyle hedeflerimizi sürekli revize etmek durumunda kalıyoruz. Bu ülkelere ikame yaratmak zor oluyor. Moral kaybımız oluyor. Umarım bu sıkıntılar en kısa zamanda sona erer” diye konuştu.

2050 yılında dünya mobilya pazarının 1 trilyon ABD dolarını geçeceği tahmin ediliyor. Türkiye’nin üretim kapasitesi ise dünya mobilya üretiminin yaklaşık %4’ünü oluşturuyor. Artan işçilik ve enerji maliyetleri, mobilya sektörünün yoğun emek isteyen bir sektör olması ve hammadde kaynaklarının azalması, birçok gelişmiş ülkenin sektörden çekilmesine veya yatırımlarını düşük maliyetli ülkelerde yapmalarına neden olurken, buna bağlı olarak Çin, Polonya, Vietnam ve Brezilya gibi geriden gelen ülkeler dünya mobilya üretiminde önemli paylar almaya başlamışlardır.

Bülent Aymen sunumuna şöyle devam etti; “2013 yılı dünya mobilya ihracatı 170 milyar dolar civarındadır. Türkiye’nin ihracatı ise 2 milyar 160 milyon dolar olmuştur. Yani %1.3 civarında bir paya sahiptir. 2001’den bu yana sürekli artan ihracat değeri ile 2023 yılı için 25 milyar Dolar üretim ve 10 milyar dolar ihracat beklentisi ile 10 Dünya markası yaratmayı hedeflemektedir.

Türkiye’nin 2013 yılı ihracatında ortalama olarak bir kilogramlık bir ürün 1,5 USD’dir. Almanya’nın ihracatında bu değer 4,5 USD’dir. Almanya bizden 3 kat daha fazla değerli mallar üretmektedir.

 

Dünyadaki mobilya ihracatındaki kilo başına dolar cinsinden rakamlara bakıldığında ise; gelişmiş ülkelerde seviye 10-15 dolardır. Markalı ürünler üreten İtalya’da bu rakam 20 dolar seviyelerine çıkmaktadır. Türkiye’nin mobilya ihracatı kilo bazında Fransa ile neredeyse aynı iken değer bazında ise çok geri kalmaktadır.

Sektörde radikal inovasyon pek gözlenmemekte, yenilikler genellikle yaygınlaşmış teknolojilerde ufak artımsal inovasyon faaliyetleri şeklinde olmaktadır. Ağaç işleme makinaları, enformasyon ve iletişim servisleri, boya ve laklama sektörlerindeki gelişmeler gibi örneklerden görüleceği gibi mobilya sektörünün yararlandığı teknolojik yenilikler genellikle dışarıdan gelmiştir.

Bununla birlikte, son 10-20 yıldır oldukça çok sayıda işletme yüksek hızlı otomasyonlu üretim altyapılarına önemli yatırımlar yapmış ve lojistik sistemlerine önem vermeye başlamıştır. Ekonominin küreselleşmesine paralel olarak ağaç ve mobilya sektöründe de uluslararası rekabet artmış, pek çok yabancı üretici ve ürün ortama girmiş, bunun sonucu tüketici davranış ve zevklerinde oldukça farklılaşmalar olmuştur. Bu gelişmelere bağlı şekilde özellikle pazarlama ve iş modellerinde önemli değişimler gözlenmiştir.

Firmalar, müşterileri için küresel ölçekte proje yönetimi, montaj, tamir ve bakım, anahtar teslim çözümler gibi konularda iş modeli inovasyonu sayılabilecek yenilikler yapmaya uğraşmaktadırlar. Yeni iş modelleri çerçevesinde müşterinin de ürün tasarımına ortak edilmesine olanak veren sistemler geliştirilmeye çalışılmaktadır. Yine bu kapsamda, 3 boyutlu modeller ile kendi kendine üretim, yerinde imalat, mobilya leasing vb. yeni iş modelleri üzerinde çalışılmaktadır. Özellikle e-ticaret ve aracı ve bayiler olmadan doğrudan satış gibi yaklaşımlar da ağırlık kazanmaya başlamıştır.

Mobilya sektöründe önemli yenilik alanlarından biri de yeni ve farklı malzemelerin kullanılması olmaktadır. Özellikle son 10 yılda mobilya üretiminde ağaç yanında metal, özellikle alüminyum ve plastikler de yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Tasarımcılar, yukarıda sayılan malzemeler yanında ağaç-plastik kompozitler, çizilmeye dayanıklı kaplamalar gibi ileri malzemeler yanında cam, doğal taş vb. geleneksel malzemeleri mobilyaya da uygulayarak ve farklı malzemeleri bir arada kullanarak tasarım seçeneklerini oldukça geliştirebilmektedirler. Değişik kimyasal ve ısıl prosesler de mobilya üretimi ve tasarımında giderek daha fazla kullanılmaya başlanmıştır.

Yapılan çalışmalar, dış pazarlardaki rekabetimize çok büyük katkı sağlıyor, bizi bir adım öne çıkarıyor. Bu süreçte katma değeri artırabilmek için ; inovasyon, tasarım ve markalaşma çıkış noktamızdır. Bunun için Ar-Ge çalışmalarımızı arttırmalıyız. Bundan sonra 2023 hedeflerine ulaşabilmek için bu noktalara temas edecek, hep bu noktalarla ilgili çalışma yapacağız.

Gelişmiş ülkelerde GSMH %3 kadar kaynak Ar-Ge’ye ayrılmaktadır. Bu kaynağın %1’inin kamu kaynaklarından, %2’sinin ise özel sektör kaynaklarından olması idealdir. Ülkemizin 2023 hedefleri de bu şekildedir. TUİK ve TÜBİTAK verilerine göre 2000’li yılların başında GSMH’dan Ar-Ge için %0,45 kaynak kullanılırken bu rakam günümüzde %1’e yaklaşmıştır. Bu kaynağın hemen hemen hepsi kamu tarafından sağlanmaktadır.

Türkiye’deki temel Ar-Ge verileri incelendiğinde, son yıllarda hemen tüm verilerde olumlu yönde gelişmelerin olduğu görülmektedir. Ancak başta OECD üyesi ülkeler olmak üzere dünya ile mukayese edildiğinde ise henüz olmamız gereken yerden oldukça uzakta olduğumuz ve bu alanda daha çok gayret göstermemiz gerektiği anlaşılmaktadır. 2013 verilerine göre Türkiye 20. Sırada yer almaktadır.

2011 yılında mobilya sektörü Ar-Ge harcamalarını gerçekleştiren kalemlere baktığımızda üniversitelerin % 45 düzeyindeki bir oranla bu konuda liderliği elinde bulundurduğunu görebiliriz. Onu, % 43 civarındaki bir oranla özel sektör, % 11’lik oranla kamu kesimi takip etmektedir.

Biz de Mobilya Ar-ge Proje Pazarı çalışmamız ile Ar-ge’ye bütçe ayıramayan KOBİ’lerimize destek olmaya çalışıyoruz çünkü 2023 yılında 10 dünya markası yaratmak gibi bir hayalimiz var.