MOBSAD MOBİLYA SANAYİ İŞADAMLARI DERNEĞİ Yönetim Kurulu Başkanı ENGİN KÜÇÜK

“Son on yılda sürekli büyüyüp güçlenen mobilya sektörü hem firmaları hem de çalışanlarını dünya standartlarına taşımaya başladı. Başta İstanbul olmak üzere İnegöl, Kayseri, İzmir, Ankara gibi bölgelerde başarı ile üretilen mobilya yavaş yavaş kimlik kazanmaya başladı. Uzun yıllar boyu özellikle İtalyan tarzı ile Alman, İngiliz ve Fransız ekollerini takip eden Türk mobilyacısı bir süredir kendi ArGe süreçlerine yoğunlaştı. Neticesinde ise tasarım anlamında dünyada kendine yer bulmaya başlayan, bu sayede trend belirleyen ülkelerden biri olarak temayüz eder olduk. Uzun süredir kırmaya çalıştığımız ‘Çinli’den iyi, İtalyan’dan ucuz’ klişesi yavaş yavaş yerini ‘tasarım üreten, yüksek katma değerli mobilya da dünyanın en iyilerinden biri’ söylemine bırakıyor. 2003 yılında 430 milyon USD olarak karşımıza çıkan ihracatımız artık 2 milyar USD seviyesini aşıyor.

Mobilya ithalatımız ise bir milyar USD sınırına henüz hiç ulaşamasa da (2012 sonu 737 milyon USD) özellikle Çin’den yapılan 343 milyon USD tutarlı dışalım rahatsız edici olmalıdır. Zira tasarımla temayüz etmiş İtalya’dan 93 milyon, kalitesiyle öne çıkan Almanya’dan 88 milyon USD ile kıyaslandığında Çin’in nitelik ve nicelik olarak ithalatımızda gereğinden daha büyük bir yer tutmaya başladığını göz ardı edemeyiz. Özellikle belirtilmelidir ki ciddi bir üretimi olan ülkemiz mobilya sektörü özellikle Çin ile kategorize edilen uzak doğu menşeli ithalata karşı koymakta güçlük çekmektedir. Çin öncesi dönemde de mobilya üretimimiz iç piyasamıza yetmezken eksiği genelde yüksek katma değeri haiz Alman, İtalyan ve İspanyol kökenli ithalat ile kapatan sektör rekabet koşullarını da buna göre belirlemiş ve başarılı bir fiyat-kalite dengesi oluşturmuştur. Hızlanan konut, otel ve tatil köyü yatırımlarının da ivmesi ile kısa sürede büyüyen yerli üretim kalite olarak Avrupalı rakipleri ile başa baş mücadele eder hale gelmiştir. Hususiyetle yerli ağaçlardan mamul masif ahşap dışında, ülkemizin başarılı kimya ve demir-çelik sektörlerinin de etkisiyle metal ve plastik ağırlıklı mobilyada da önemli üretim hacimlerine ulaşıp, katma değer oluşturulmaya başlanmıştır.

Dış ticaret açığı verdirmeyen, hatta ihracatı ithalatının iki buçuk mislinden fazla olan mobilya sektörünün, en az yabancı girdi kullanan sektör olması da dikkate alınınca, mobilyanın orta vadede karşısına çıkabilecek engellerin başında Türkiye’deki orman kaynağının yetersiz kalabilme ihtimali gözükmektedir. Sektörün bir başka temel sorunu enerji maliyetleri ve enerjiye ulaşım konusudur ki bu hususta ciddi bir ilerlemeye büyük ihtiyaç vardır. Küçük sanayi siteleri ve OSB’lerde yaşanan sorunların yanı sıra özellikle butik üretim yapan firmaların zamanla şehrin kuşatmasıyla merkezi bölgelerde kalması şehir cereyanı ile sanayi tipi elektrik kullanımı kargaşasını doğurmaktadır. Keza doğalgaz kullanımın doğrudan ve dolaylı maliyetleri tamamen dış fiyatlara bağımlılık nedeniyle hesaplanabilir olmaktan da uzaktır. Ayrıca akaryakıt maliyetleri de özellikle nakliye-montaj ayağını güçlü tutmak zorunda olan mobilya perakende ve toptancılarını yine aynı nedenle zorlamaktadır.

Kendi enerjisini üreten firmaların istisnai kabul edildiği bir sektör olan mobilyada enteresan yatırımlar da vardır. Bunların arasında rüzgar enerjisi ve HES yatırımları yapan ülkemizin önde gelen mobilya firmalarının çalışmaları kayda değerdir. Fakat bu firmalar kendi enerjisini üretmek ya da otoprodüktör olmaktan çok bu yatırımlarını farklı bir sektörde yer almak yani enerji sektöründe oyuncu olmak paralelinde yürütüp ciddi hedefler koymaktadır. Dünyada ilk 20 ülke içine güçlükle girerken, 2023 yılı için hedefin, ilk beş arasında yer almak olduğu akıldan çıkartılmamalıdır. Zira bölgesinde bir çekim merkezi olan Türkiye’nin tasarım üreten, trend belirleyen sektörü mobilya daha azını hak etmiyor.”

Türkiye Mobilya Sektörünün mevcut durumunu aşağıdaki GZFT(SWOT) analizi tablosu çok güzel açıklamaktadır:

FIRSATLAR     TEHDİTLER      
1-Sektörün gelişime açık olması 1-Ham madde sıkıntısı    
2-Ürün kalitesi ve çeşitliliği   2-Enerji sorunu      
3-Tasarım çalışmalarının artması 3-Kalifiye iş gücü sorunu    
4-Sektörün işbirliğine ve yatırıma açık yapısı 4-Pazarlama eksikliği    
5-El işçiliğinin gelişmiş düzeyde olması 5-Markalaşma sorunu    
6-İhracata yönelik çalışmaların arttırılması 6-Teknoloji yetersizliği    
7-Ucuz iş gücü     7-Tanıtım faaliyetlerinin yetersizliği  
                 
                 
GÜÇLÜ YÖNLERİ     ZAYIF YÖNLERİ      
1-Sektörün teknoloji transferi   1-Sektörün bir arada ortak hareket etmemesi
2-Ürün çeşitliliği fazla olması   2-Haksız rekabet sorunu    
3-İhracat çalışmalarının arttırılması 3-Yurt dışı tanıtım faaliyetlerinin yetersizliği
4-Sektörde ucuz iş gücü   4-Standart düşüklüğü ve çevre sorunu  
5-Büyüme potansiyeline sahip içpazar 5-Markalaşma, kalite ve imaj sorunları  
6-Modern ve teknolojik üretim yapan 6-Tasarıma gereken önemin verilmemesi  
    firmaların artması   7-Eğitimli personel azlığı    
7-Geniş dağıtım ağı     8-Yeterince kurumsallaşamama  
8-Hammadde ve malzeme kaynakları 9-Sektörün küçük ve orta ölçekli işletme yoğun
        bir yapıya sahip olması sektörün rekabet
        gücünü düşürmektedir    

m