Tunç Ada : Parke Çalıştayı 2016 Tutanakları

Orsiad: Tunç bey Türkiye’de parke sektöründe işçilik fiyatları konusunda fikirlerinizi alabilir miyiz? Bu işi Avrupa’da Amerika’da nasıl yapıyorlar?

Tunç Ada: Öncelikle bu önemli organizasyon ve davetiniz için Orsiad’a teşekkür ederim.
İşçilik konusuna gelirsek; Avrupa’da aşağı yukarı Türkiye ile beraber 400 milyon m2 gibi bir hacimden bahsediyoruz.
Avrupa’da işçilik sistemini üçe ayırabiliriz. İsviçre biraz daha yüksek standartlarda. Batı Avrupa başka sistem, doğu Avrupa başka sistem.
İsviçre’de herkes montaj yapamıyor. Mutlaka 3 senelik bir eğitim almaları gerekiyor. Parke ve halı döşemeyi bilmeleri gerekiyor. Haftada bir gün eğitim almaları şartı var. Ve yaptıkları montajları bağlı oldukları yere, yani eğitim aldıkları kurumlara, okullara bildirmeleri gerekiyor Bu eğitim 3 senelik bir süreç, bu süreç içerisinde usta hakkında en az iki şikayet gelirse lisansı iptal ediliyor. Bu 3 senenin sonunda sınava giriyorlar ve resmi yer döşemeci unvanını alıyorlar. Bu sertifika çok önemli, sertifika sayesinde kendi ekibini kurabiliyor. Sonuç olarak da bu sistem kaliteyi yükseltiyor ve tabii işçilik fiyatlarını da. İsviçre’de işçilik fiyatları 3-3,5 Euro’dan 12 Euro’ya kadar çıkabiliyor. Hal böyle olunca yani fiyatlar yüksek olduğundan İsviçre’de satılan laminat parkelerin %90’ını son kullanıcılar kendileri monte ediyor.

tuncada-parkeçalıştayı-2

Batı Avrupa bölümüne geçersek orası biraz daha farklı, ekonomi yavaşladıkça marangozların göç ettiğini görüyoruz. Özellikle de doğu Avrupa’dan. Bir de su tamiratçısı, boyacılar laminat parke ustası olmaya başladılar çünkü burada lisans gerekmiyor. Bir sıkıntı daha bu serbest dolaşım sayesinde siz çok daha ucuza iş gücü bulabiliyorsunuz. Çünkü verginin de bir alt limiti var. Bu limitin üstüne çıkmadıkça işi yapanlar vergi ödemiyor. Haliyle yer kaplamanızı daha ucuza yaptırabiliyorsunuz. Bazı belli başlı firmalar bu durum için sertifika verme işine girdiler. Fakat bu iş ticaretten çok eğitime dönmeye başlayınca bu sistemden vazgeçtiler. Bu nedenle diyebiliriz ki batı Avrupa’da bir fiyat standardı yok.

Doğu Avrupa sistemine bakacak olursak; Burada iş biraz daha farklı biraz Türkiye modeline benziyor. Yani montaj fiyatı düştükçe toptancılar veya profesyonel firmalar devreye girmeye başlıyor. Doğu Avrupa’da işçilik fiyatları düşük olduğundan Türkiye’deki gibi profesyonel firmalar bu işi üstleniyor. İşçilik fiyatlarının yine standardı yok ama 10 Euro gibi bir rakam da söz konusu değil. 5 Euro civarlarında diyebiliriz.

 tuncada-parkeçalıştayı-5

Orsiad: Tunç bey sertifika verilmesi konusunda görüşleriniz nelerdir?

Tunç Ada: Amerika’da firmalar, toptancılar kendileri sertifika veriyor. Fakat lütfen sertifikayı sorun da deniyor. İş üreticilere düştü. Biz orada şöyle bir politika uyguladık. Mesela bir malzemenin 20 sene garantisi var, eğer uygulayıcı ekip sertifikalı ise garanti süresi uzatılabilir. Her kutunun içine mutlaka ‘yetkili montaj ekibi tarafından yapılmalı’ diye uyarı yazısı koyduk ve çok da iyi sonuçlar aldık.

Benzeri bir yol uygulanarak son kullanıcıya bir uyarı verilebilir. Bu uyarı sistemi dernek veya oda vasıtasıyla fabrikaların kendi kontrol birimleriyle bir yere ulaştırabilir diye düşünüyorum. Yani tüketici sonuç olarak aksi takdirde fiyata bakacak. Ayrıca Türkiye’de son kullanıcıların sadece fiyat odaklı olduğunu düşünmüyorum iyi malzeme isteyenler de var. Fakat malzeme son kullanıcıya ulaşana kadar kar marjı nedeniyle malın çok doğru ulaştığına inanmıyorum. Yapı market gibi benzeri yerlerde satılan yüksek kaliteli malların oranlarıyla, toptancılardan satılan malların oranlarında büyük fark var. Bence biz bunu Türkiye’de çözebilirsek o zaman herkes daha çok para kazanacak. Bana göre esas tıkanıklık buradan geliyor. İlk fiyat soruluyor belki ama Türkiye’de kaliteli malzeme isteyen de çok. Bir de şöyle bir şey var. Bir dükkana girip parke bakıyorsunuz çeşit çok fazla ve her dükkanda var. Dolayısıyla fiyatı gözetiyorsunuz. Fabrikalar Türkiye’de haklı, biz de Türkiye’de üretiyor olsak biz de aynı sorunu yaşardık. Ürün çeşitliliği yarattığınız anda 10.000 satış noktası içinde bazı firmalar kendini ayırmalı.

tuncada-parkeçalıştayı-4

Orsiad: Tunç bey, sizin toptancılardan beklentileriniz nelerdir?

Tunç Ada: Müşteri her zaman haklıdır. Swiss Krono olarak size özür borçluyuz. Sizlerden uzak kaldık. 95 ülkeye ihracat yapıyoruz. Bana göre biz gerekli ilgiyi Türkiye’ye gösteremedik. Bu konuşulanları duyunca kendime kızdım niye buralara girmedik diye. İşin kolayını seçmiş olduk aslında…

Biz size, Türkiye’nin neresinde olursa olsun toptancılara, fabrika olarak direkt ulaşmak zorundayız. Bugün bunu fark ettim. Bizim de elimizi Türkiye’de taşın altına koyması gerekiyor. Ayrıca bizim beklentimiz ne dersek, bir kere öncelikle bu özrümüzü kabul edin. Türkiye pazarı çok büyüyor biz bu bölgesel bayilik konusunu ciddi bir şekilde geliştireceğiz. Milli sertifika, dernek, oda oluşumlarına her türlü desteği veririz. Yerli üreticiler Türkiye’de ne yapıyorsa arkasındayız destek oluruz.

Orsiad: Oda kurulması için neler yapılması gerekiyor? Ve son sözlerinizi alabilir miyiz?

Tunç Ada: Kurulacak oda, dernek oluşumu neyse onun limitlerini, tanımını, görevlerini çok iyi belirlemek gerekiyor. Bence bu oluşumda ustaların da olması gerekiyor. Bu odanın belirli güç odaklarının menfaatinde kullanılmaması sağlanmalıdır. İthalatçılar, ustalar, yerli üreticiler, toptancılar bu oluşumun içinde çok iyi temsil edilmeli. Size de bu başlangıç için teşekkür ederim.